Direksiyon başında kimliğimiz
Trafikteki asıl tehlike ne biliyor musunuz? Hız yapan araç mı, kırmızı ışıkta geçen sürücü mü, yoksa sürekli korna çalan sabırsızlar mı? Cevap hepsi. Çünkü bu tablo, sadece yolları değil, hayatlarımızı da tehlikeye atıyor.
Yol vermemek için inat edenler, kırmızı ışıkta frene değil gaza basanlar, gereksiz yere korna çalıp ortalığı gürültüye boğanlar… Bunlar basit ihlaller değil, resmen birer trafik terörü. İnsanların canını hiçe sayan, kuralları kendine göre eğip büken sürücüler, aslında direksiyon başında “ben merkezli” bir bencilliğin temsilcisi oluyor.
Düşünün, birkaç saniye beklememek uğruna yapılan kural ihlalleri, masum insanların hayatına mal oluyor. Bir çocuk okul yolunda eziliyor, bir anne baba sevdiklerine kavuşamıyor. Ve bütün bu acılar, sadece “acelem var” diyenlerin hoyratlığı yüzünden yaşanıyor.
Artık açık konuşmak lazım: Trafikteki sorumsuzluk sadece bireysel bir hata değildir; topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Çünkü trafikte herkesin hayatı birbirine emanettir. Kuralları çiğneyen, sadece kendi değil, başkasının canını da ateşe atar.
O yüzden direksiyon başına oturan herkes şunu bilsin: Trafikte sabır göstermemek, kural tanımamak, aşırı hız yapmak bir kahramanlık değil, düpedüz caniyane bir sorumsuzluktur.
Unutmayalım, yollar bizim değil; hepimizin. Ve her kural ihlali, hepimizi biraz daha ölümün eşiğine sürüklüyor. Kurallara uyalım, uymayanları ise uyaralım…..