Bir ülkenin değerini ölçmek istiyorsanız, emeklilerine nasıl davrandığına bakın. Çünkü onlar, ömürlerinin en verimli yıllarını çalışmaya, üretmeye, ülkenin kalkınmasına adamış insanlar. Ama bugün geldiğimiz noktada, emeklilerimizin hali içler acısı durumda.
Çarşıya pazara giden her emekli, artık poşetine doldurduğu ürünlere değil, almak zorunda olduklarına odaklanıyor. Bir kilo yerine yarım kilo, yarım kilo yerine sadece birkaç tane… “Eskiden kasayla aldığımız üzümü şimdi tane hesabıyla alıyoruz” diyen emeklilerin sözleri aslında her şeyi özetliyor.
Bugün en düşük emekli maaşı 16 bin 881 lira. Ancak sadece kira ödeyen bir emekli için bu maaş, daha ilk gün cebinden uçup gidiyor. Elektrik, su, doğalgaz faturaları da eklendiğinde, emeklinin mutfağa ayıracak parası kalmıyor. Hele bir de ilaç ve sağlık harcaması varsa… Zaten biten maaş, borçla tamamlanıyor.
Bir başka acı gerçek ise şu: Yıllarca çalışmış, alın teri dökmüş nice emekli, bugün çocuklarının eline bakmak zorunda. “Baba, anne bize yük olmayın” diyen evlatlara rağmen, bir anne-baba yüreği çocuklarına yük olduğunu hissetmenin ezikliğini yaşıyor.
Kahvehaneler, artık emeklilerin dertleşme durağı olmuş durumda. Her masada aynı konu: “Geçim.” Bir emekli, “Gençliğimde tarlada çalışırken belim bükülmedi, ama şimdi bakkalda fiyat görünce belim bükülüyor” diyor. Bir diğeri, “Çocuğumdan harçlık istemek zoruma gidiyor” diye ekliyor. Bunlar aslında birer çığlık… Ama sessiz çığlık. Çünkü emeklinin sesi, ne yazık ki siyasi hesapların arasında kayboluyor.
Oysa bu insanlar bu ülkenin bel kemiği. Dün fabrikada, tarlada, memuriyette çalıştılar. Yıllarca vergi verdiler, sigorta primi ödediler. Şimdi ise hak ettikleri huzuru bulamıyorlar. Emeklilik, bir insanın “çalıştım, çabaladım, artık huzurla yaşayayım” dediği dönem olmalıydı. Ama bizde tam tersi oldu: Emeklilik, yeni bir çile dönemi.
Buradan açıkça soruyorum:
Hayatını ülkesine adamış bir insana, yaşlılığında insanca yaşama hakkını çok mu görüyoruz?
Toplumun vicdanı, işte bu sorunun cevabında gizli. Çünkü bir ülke, emeklisine ne kadar değer verirse, geleceğini o kadar güvence altına alır. Emeklilerin huzurlu günler geçireceği günler görmesi dileğiyle. Kalın sağlıcakla…
Burhan Ceyhan