Siyaset, aslında topluma hizmetin en onurlu yolu olmalıydı. Ama ne yazık ki bizde çoğu zaman tam tersi oldu. Meydanlarda verilen sözler, seçim öncelerinde dağıtılan vaatler, kürsülerden yükselen “umut dolu” laflar… Sandık açıldıktan sonra unutulup giden süslü cümleler. Aydın’da halk artık bu döngüden yoruldu.
Bugün pazara çıkan vatandaş, emekli maaşıyla ay sonunu getirmeye çalışan yaşlı bir amca ya da mutfak masraflarıyla boğuşan ev hanımı, aynı şeyi söylüyor:
“Biz söz değil, icraat istiyoruz.”
Siyasetçinin dilindeki samimiyet, halkın gözünde çoktan tükenmiş durumda. Çünkü insanlar artık aynı oyunu yüzlerce kez izledi. Dün “yanınızdayım” diyenlerin, bugün kendi koltuklarını sağlamlaştırmaktan başka bir şey düşünmediğini gördü. Bu yüzden de güven duygusu neredeyse sıfırlandı.
HALKIN HAFIZASI GÜÇLÜDÜR
Siyasetçiler unutur ama halk unutmaz. Emekliye “rahat yaşayacak” seviyede maaş sözü verip bugün en düşük emekli maaşını 16.881 TL’ye çıkarmakla övünenleri de, çiftçiye destek vaadiyle çıkıp tarladaki mazotu görmezden geleni de, gencin geleceğini hiçe sayanı da hafızasına kazır.
Ama pazardaki fiyatların her gün değiştiği, kiraların 20 bin liraya dayandığı bir ülkede 16.881 TL maaşın emekliyi ayakta tutmaya yetmediğini herkes biliyor. Halk artık bu gerçekle yüzleşiyor ve sandık günü geldiğinde “sözlere” değil, kendi cebindeki paraya bakıyor.
SAMİMİYETİN ÖLÇÜSÜ
Samimiyet, sadece kürsüde gözyaşı dökmekle ya da seçim zamanı kapı kapı dolaşmakla ölçülmez. Samimiyet, seçimden sonra da halkın arasında kalabilmekle ölçülür. İktidar da muhalefet de bunu unutmamalı. Çünkü halk artık o “sihirli vaatlere” değil, yapılan işe bakıyor.
ARTIK BAŞKA BİR ŞEY İSTİYOR HALK
Bugün gençler daha özgür bir eğitim sistemi, çiftçi alın terinin karşılığını, işçi emeğinin hakkını, emekli de insanca yaşamayı istiyor. Yani kimsenin karnı artık boş sözlere tok değil. Siyasette samimiyet, en büyük sermaye; ama o da tüketildiğinde geriye sadece güvensizlik kalıyor.
Ve işin en acı tarafı, halk artık “vaatlere inanmamakla” kalmıyor; siyasetin tümden samimiyetsiz bir oyun olduğuna inanıyor. Bu da en büyük tehlike: Umudunu kaybeden bir halkın, yarınlara güvenle bakması mümkün değil. Kalın sağlıcakla….