Aydın’da herkes neden haberci oldu?
Aydın’da son yıllarda şöyle bir manzara var: Kimin elinde bir telefon görsem, ya bir olayı çekiyor, ya bir paylaşım yapıyor, ya da “Alo, canlı yayın açıyorum sessiz olun” diye çevresini uyarıyor. Eskiden haberci dediğin; sahaya iner, araştırır, uğraşır, ter dökerdi. Şimdi pazar yerinde fiyat soran teyze bile iki dakika sonra “Aydın’da şok fiyatlar!” diye video çekip paylaşıyor.
Sokakta küçük bir olay olsun, kavga mı çıktı, bir kedi apartmanın damında mahsur mu kaldı, trafik mi kilitlendi… 3 dakika geçmeden Instagram’da, Facebook’ta, WhatsApp gruplarında dolaşmaya başlıyor. “Son Dakika” yazısını koymayan kendini eksik hissediyor. Bir bakıyorsun video altına herkes yorum yapmış, sanki olayın içinde büyüyüp yaşamış gibi.
Aslında kimseyi de suçlayamayız. Devir değişti. Haber artık vatandaşın cebinde. Telefonlar gazeteciden önce olay yerine gidiyor. Eskiden kahvede konuşulan şeyler şimdi sosyal medyada dolaşıyor. İnsanlar da haklı; sesini duyurmak istiyor, paylaşmak istiyor, bir nevi “Ben de buradayım” demek istiyor.
Ama işin bir de şu yanı var: Herkes haberci olunca, haberin değeri de biraz düştü sanki. Doğru bilgi ile dedikodu birbirine karıştı. “Duydum ki…” diye başlayan videolar bir bakmışsın koca şehre yayılmış. Bir olay yaşanıyor, daha resmi açıklama yapılmadan herkes kendi yorumunu haber diye paylaşıyor.
Yine de kabul etmek lazım: Aydınlı yaratıcıdır, pratiktir, girişkendir. Teknoloji milletin eline bir güç verdi, insanlar da bunu kullanıyor. Kimisi gerçekten faydalı haber paylaşıyor, kimisi de izlenme derdinde. Ama şu bir gerçek ki; Aydın’da herkes biraz muhabir, biraz köşe yazarı, biraz yorumcu oldu.
Belki de asıl soru şu:
“Herkes haberci oldu da… izlemeyi, dinlemeyi, doğrulamayı bilen kaldı mı?”
Kalın sağlıcakla…..












