Kızlarının ölümünü hastanenin geç müdahalesine bağlayan aile 110 bin lira tazminat davası açtı
Bir süre İstanbul Pendik’te özel bir yurtta görev yapan Sevim ve Yunus Emre Durdu’nun 3 çocuğundan en büyüğü olan 6 yaşındaki Zeynep Durdu geçen 5 Mayıs günü kardeşleri ile oynadığı sırada vücudunda ve ayaklarında uyuşma neticesinde baygınlık geçirdi. Baba kendi imkanlarıyla Zeynep’i en yakınlarında olan özel bir hastaneye götürdü. Acil serviste tedaviye alınan Zeynep’in durumu gitgide kötüleşmesine rağmen iddiaya göre oradaki doktorlar, kızın havale geçirdiğini ve korkulacak bir şey olmadığını söyleyerek 6 saat bekletti. Durumu ağırlaşan Zeynep gece yarısı ailesinin isteği üzerine başka bir özel hastaneye sevk edildi. Burada yapılan kontrollerde Zeynep’in beyin kanaması geçirdiği teşhisi konuldu. Yoğun bakıma alınan çocuk 14 gün sonra 19 Mayıs günü kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Acılı anne baba Zeynep’i götürdükleri ilk hastane ve doktorları geç müdahale ve hastaya teşhis koymakta geciktikleri ve kızlarının ölümüne sebebiyet verdikleri için avukat aracılığıyla İstanbul Anadolu Nöbetçi Tüketici Mahkemesine geçen Temmuz ayında 110 bin liralık dava açtı. Yaşanılan acı olay nedeniyle hayatları kararan aile İstanbul’u terk ederek daha önce yaşadıkları Aydın’ın Söke İlçesine gelerek yaşamlarını burada sürdürmeye başladı.
“ADALET YERİNİ BULSUN”
Baba Yunus Emre Durdu, “Hastane ve doktor hakkında avukatımız aracılığıyla dava açtık. Açılan davada tazminat parası milyonlarda olsa sonuçta bir evladın yerini dolduramaz dolayısıyla hiçbir anne babayı tatmin etmez. Kızımızı kaybettik, bunun bir bedeli var ama biz bu bedelin peşinde değiliz. Hastane yönetimi ve doktorun bu davadan normal bir şekilde çıkmasını istemiyoruz. Adaletin yerini bulmasını arzu ediyoruz. Yetkililerden evladımızın acısını bir nebze dindirebilmek için hukuki işlemlerin hızlanması için destek istiyorum.”
“BU GECE EVİNİZE GELECEK DEDİ, KIZIMIN CANSIZ BEDENİ GELDİ”
Doktorların ve hastanenin ihmali yüzünden kızını kaybettiğini belirten gözü yaşlı anne Sevim Durdu, “Kızım o gün sabah yanıma gelerek ayağının uyuştuğunu söyledi. Biz onu normal bir ayak ağrısı olarak düşündük. Baygınlık geçirince önce ambulansı aradık ama geç kalırız diye kendi imkanımızla bize en yakın olan özel hastaneye götürdük. Zaten baygınlık geçirdiği sırada beyin kanaması geçiriyormuş. Ben diğer çocuklara baktığım için eşim hastaneye gitti. Bizde akşam kızımın yanına gittik. Doktorlara durumunu sorduğumuzda bize, ‘merak etmeyin bu çocuğun hiç bir şeyi yok. Sadece havale geçiriyor. Ben bunca yıllık doktorum tecrübeme güveniyorsam bu çocuk gece yanınıza gelecek’ dedi. Bunları duyunca bizde çok sevindik. Doktor onları bize anlatırken çocuk beyin kanaması geçiyormuş. O hastanede 6 saat kaldık. O sırada beyninde çok kan toplanmış. Daha sonra başka bir hastaneye sevk ettirdiğimizde 14 boyunca yoğun bakımda kaldı. Doktorlar müdahale ettiklerinde beyninde kan toplanmış. Daha sonrada öldüğünün haberini aldık. Doktorlar beyin kanamasını erken teşhis koysalardı oradan devlet hastanesine götürüp orada baktıracaktık. Beklide kızım şimdi yaşayacaktı. Kızım çok farklıydı, çok akıllıydı. O benim her şeyimdi. Halen olayın şokundayım kendimi toparlayamadım. Onsuz çok zorlanıyorum” dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.