İnsan hayat boyunca ümit eder. Herkesin fıtratında bu vardır ancak inancı olmayan insan fıtratını bozar ve ümit yerine avuntular bataklığına hapsolur. Avuntuyu ümitten ayıran yegâne gerçek inançtır. Friedrich Nietzsche’nin ‘’Kötülüklerin en kötüsüdür umut, çünkü insanın çektiği eziyeti uzatır.’’ (İnsanca, Pek İnsanca 1) sözü yazarın aslında ümit ile avuntu arasında yani inanç ile inançsızlık arasında bir boşlukta olduğunu gösterir. İşte Kerim olan Kuran insana, ümidin bize ne kadar yakın olduğunu nasıl anlatıyor…
Ümit etmek, olmayacak bir durum için kendini avutmak değildir. Yani gerçekleşmesi için aslında bir engel olmadığına tam kanaat getirmek de denilebilir. İsteklerini Allah ve O’nun rızası için çizen bir insanın istediği her şeyin olacağı bir gerçektir. Bu cümle çok önemlidir. Çünkü ümit etmenin önemini Allah, Kuran’da bize: ‘’Dediler ki: ‘Seni gerçekle müjdeledik; öyleyse umut kesenlerden olma.’’ (Hicr/55) ayeti ile çok açık bir şekilde anlatmıştır. İçinde bulunduğumuz dönem ve şu anda Orta Doğu’da mazlum insanların ve sivillerin katledilmesine karşılık bir Müslümanın yapacağı en büyük faaliyet, en başta iman ile ümit ederek Kuran’ın tek gerçek ve her dönemde geçerli olduğunu dünyaya tebliğ etmektir. ’’Artık sen öğüt ver, çünkü sen ancak bir uyarıcısın.’’ (Gâşiye/21) ayeti ile yapmamız gerekeni Yüce Allah açık bir şekilde söylemiştir. İslam’ı yani huzuru, barışı ve güvenliği isteyen insan buna ümit etmelidir, yani Kuran ile öğüt vermeli ve hakikati katıksız anlatmalıdır. Böylece dinden uzak olan insanlar da aslında İslam’ın yani huzurun ve barışın hem ne kadar önemli olduğunu hem de ne kadar su götürmez bir gerçek olduğu bilgisine tatmin olarak kanaat getireceklerdir. Savaşın sonunda barış ancak İslam ile sağlanır. Sözleşmeler ve anlaşmalar ile değil…
Kuran’dan uzak olarak kendi mantığı ile olaylara yaklaşan bir insanın az bir değerdeki ürünü boykot edip kullandığı daha yüksek değerdeki bir ürünü boykot etmemesi hem çözüm değildir hem de Kuran’a göre doğru olan bir yol değildir. Savaşın böyle sözde boykotlar ile herhangi bir yöne çekilemeyeceği bir gerçektir. Kuran’a yani Allah’a göre Müslümanların asıl yapması gereken birlik içerisinde önderlik ederek Rabbimizin indirdiği Kuran’ın tek doğru olduğunu; medya, basın, televizyon gibi halkın tamamına hitap eden yayın organlarında anlatmasıdır.